“Ayak uydurmaya çalışıyorsun, her şeye kafa yormamaya çalışıyorsun eskisi gibi. Hayattaki sorumluluklarımız, yapmak istediklerimizi azaltıyoruz. Ekstra olan şeyleri azalttım, kendimi yormamaya karar verdim. Eskiden çok önemsediğim bazı şeyleri ciddiye almamaya karar verdim. Güzel yaşamak için ne gerekiyorsa onu yapmaya karar verdim. Eşime ve çocuğuma daha fazla zaman ayırmaya karar verdim. Bazı şeyleri önceliğe koyma vaktinin geldiğini öğretti bana hastalık.”
“Hastanede yattığım süre içerisinde odam hep loş gelmiştir bana. Nedenini tam bilmesem de, belki de gecenin bir yarısı, uykudan yeni uyandığım anları daha net hatırladığım içindir. Tedaviye dair aklıma kazınmıştır o anlar hep. Rüyadaymış gibi… Gözümü açtığımda tüm sorunlar sona erecekmiş, bu sadece bir rüyaymış gibi...”
“Hastane ne kadar kalabalık olursa olsun, oradaki her durumu ciddi hasta aslında yalnızdır. Kalabalığın içinde yalnız kalabilmek, anlatması güç bir duygu. Ama çok net ifade edebilirim ki, kontrole vs. gittiğim her zaman o farkındalık vardı, aklımın bir ucunda. Kim bilir ne hastası ama o da yalnız diye bazen kendimi hastalara bakarken bulurdum.”
“Doktorun hastayla iletişiminde gerekli tüm bilgiyi paylaşması hastayı rahatlatıyor. Çünkü çoğu zaman neyle karşı karşıya olduğumuzu bilmiyoruz. Kafamız karışık, moralimiz kötüyken, karşılaştığınız tecrübeli hastalar ve doktorlar aklı selim olarak sizi o bataklıktan çıkartabiliyor. Önemli olan sorduğunuzda yanıt bulabilmek.”
“Hayatınızla ilgili bir şeyde, kendiniz maddiyat ve para düşünürken bulabiliyorsunuz. Tüm bunların altından nasıl kalkacağım diye. Oysa hepsi vesvese. Kafanızda dönen vesveseden sizi kurtaracak, mantıklı ve sakin tarafınızı bastıran tüm o kötü düşünceleri, kabusları susturabilecek birilerinin yanınızda olması…”
“İnternete girdim. Bir sürü moral bozucu şeyle karşılaştım. Resimler, paylaşımlar… Garip garip şeyler. Doktorum da demişti bakma internete diye. Bakacaksan da aldırış etmemeye çalışacaksın ama insanın elinde değil. Merak ediyorsun, ister istemez. Oysa böyle zamanlarda, yanınızda bilen biri olmayınca, onca şey üzerinize yığılıyor, baş başa kaldığınız onca şey, taşınamaz bir yüke dönüşüyor.”
“Bir ara sürekli internetten araştırıyordum. O kadar araştırıyordum ki artık iş yapamaz hale gelmiştim. Çok bilinmeyen ve yaşlılık hastalığı diye geçiştirilen bir hastalık olduğu için merak ediyor, daha fazla öğrenme ihtiyacı duyuyorsunuz. Mecburen böyle oluyor, çünkü daha önce hiç karsılaşmamışsınız, farkında bile değilsiniz. Hani çevrenizde duyduğunuz bir şey de değil.”
“Ben hiç duymamıştım çevremde bu hastalık türünü. O yüzden psikolojik olarak çok yıpratıcı oluyor. Ne olduğunu bilmediğiniz bir durumda, belirsizliği daha yogun bir şekilde hissediyorsunuz. Hayatınızı sorgularken buluyorsunuz kendinizi. Kısacası, çok kaygılanmıştık o dönem.”
“Hep devamlı bir şeylere tutundum. Yaşam sevincimi kaybetmemeye çalıştım onu kaybettin mi her şey boşuna.
Oğlum tıbbı bitirdi, uzmanlığını aldığını görmek istedim. Ardından mürüvvetine sıra geldi. Peşi sıra torunumu kucağında tutmak istedim. Torun da verdiler bir tane. Şimdi de torunumu büyürken görmek istiyorum.”
“Ayak uydurmaya çalışıyorsun, her şeye kafa yormamaya çalışıyorsun eskisi gibi. Hayattaki sorumluluklarımız,
yapmak istediklerimizi azaltıyoruz. Ekstra olan şeyleri azalttım, kendimi yormamaya karar verdim. Eskiden çok önemsediğim bazı şeyleri ciddiye almamaya karar verdim. Böyle bir sürü şeyi hayatımdan çıkardım. Güzel yaşamak için ne gerekiyorsa onu yapmaya karar verdim.”
“Çalıştığım işte kendimi çok yıprattığımı fark ettim, boş şeyleri çok önemsediğimi. Sağlık söz konusu olunca nedense her şey boş geliyor. Faturalar, para, günlük koşturmacalar. Sanki bir fanusun içindeki balık gibi, o duvardan o duvara gidiyorsun, beyhude. Günün sonunda hep aynı şeyler. Monoton. Sonradan o beğenmediğim monotonluk sayesinde kafamın dağıldığını fark ettim, o da ayrı mesele. O sırada boş gelen koşturmaca olmasa, sürekli hastalığı düşünürdüm herhalde.”
“Tedavi sırasında merak ediyorsunuz, şimdi ne alıyorum, vücuduma ne zerk ediliyor diye. Hekim ne kadar anlatsa da, gene de bir tarafınız yabancı kalıyor sürece. Dışarıdan görüyormuşum gibi hayal ederdim kendimi, doktorun odasındaki insan vücudu resmindeki gibi, maddelerin vücudumda gezindiğini gözümde canlandırırdım. Beni tedavi edecek, kurtaracak maddeler şimdi burada, şimdi şurada gibi…”
EM-127384