“Nakil bambaşka bir şey. Bulantı, baş dönmesi, şevkin sıfıra düşmesi, birilerine muhtaç olmak. Yemek yerken zorlanmak, yürüyememek... Yanımda biri olmadan yürüyemedim. Konuşmakta bile zorlandığım zamanlar oldu. Etrafımda başka hastaları aradım, nakil olan kim var acaba, diye. Sadece ben miyim yoksa herkesin başına mı geliyor, onu merak ettim. Yalnız olmadığımı, bunun geçici olduğunu başkalarından duymaya ihtiyacım vardı. O zamanlar böyle internette gruplar, forumlar vs. de yoktu.”
“Tedavi geçirdiğim sürece dair en çok aklımda kalan görüntü, beyaz çarşaflar. Sık sık nevresimlerin değişmesi gerekirdi. Vücudunuz sizin tanıdığınız, yıllardır aşina olduğunuz yuva olmaktan çıkıp, alışık olmadığınız tepkiler vermeye başlayınca… O çarşaflar degişirken, derdim kendime, bu da geçecek.”
“Ayağa kalkamıyordum, kalktım yürüyüş yaptım. Doktorlar bile şaşırdılar, azmime. Ama ben çok zorladım kendimi ve başardım. Öyle ki, hastane koridorunda altı bin adım atıyordum bir günde. Hem kendimi o kadar güçsüz görmem hem de ailemin o üzüntüsü beni güçlü olmaya yöneltti. Çok zorluk çekiyorsun ama sevdiklerinin moral desteği ile kendini bırakmadığın sürece, sonrası iyi.”
“Nakil süreci zorlu bir süreç, doğal olarak. Fakat öncesinde nakille ilgili korkunuz da oluyor, ister istemez. Başından geçmiş birilerinin sizinle konuşması, deneyimlerini aktarması önemli. Hastanede annem yanımda kalıyordu, nakil sonrasında. Bir gün yatarken, yataktan bedenimin havalandığını hissettim. Bedenim yatakta ama kendimi havada hissediyorum ve dışarıdan kendimi görebiliyorum. Annem hemen doktor çağırdı, ‘oğluma bir şey mi oluyor?’ diye telaşlanmış. O olaydan sonra hızla toparlanmam gerektiğini hissettim ve bir an önce iyileşmek için mücadele etmeye karar verdim.”
“İş arkadaşlarımdan çok destek gördüm. Hepsi beni düzenli olarak aradı, durumumla samimi bir şekilde ilgilendi.
Benim adıma gerçekten üzüldüklerini, kendilerinin başına gelmişçesine hayıflandıklarını bizzat hissettim. Normalde ekibimle hep sahada olurum. Hastalıktan sonra müdürüm ağır iş yapmam doğru olmaz diye, masa başı bir göreve aldı beni, sağ olsun. Şu an memnunum. Gene tüm ekip arkadaşlarımla çalışıyorum. Ahde vefa çok önemliymiş, insan ancak bizzat görünce anlıyor değerini. Hiç ummadığım insanlar vefa gösterdi.”
“Tedavi sonrası bir süre annemin evinde kaldım. Kemoterapi alınca bilmiyorduk özel beslenmem gerektiğini.
Daha önce başıma hiç gelmemiş bir çok durumla karşılaştım. Bazen hastalık rüyalarıma giriyordu. Kendi röntgenlerime bakıyorum, kemiklerim çürümüş gibi gözüküyordu. İster istemez moralimi bozuyordu bu durum.”
“İlik naklinden sonraki süreçte hastalar, yalnız kalınması gerektiği için geçici olarak ya ev tutarlar ya da pansiyonda kalır. Yalnızlık zordur ama tedavinin gereği olduğunu hatırlatırsınız kendinize. Geçici olduğunu tekrarlarsınız. O zaman bir nebze de olsa kendinizi rahatlatmış olursunuz.”
“Baştaki endişeler bitip, tedaviyi de sağ salim atlatınca, nasıl yaşlandığımı hayal ettim sık sık. Ömrümün devam edeceği fikri bir şekilde yaşlılığı aklıma getirmişti, o zaman ne yapacağım diye. Hastalık başladışından beri düşünmemişim çünkü, emeklilik yaşlılık nasıl olur diye kafamda. Unutmuşum, kafamdan çıkarmışım resmen. Yaşlılığımı hayal etmenin keyfine o an aydım. Bir şeyler planlayabiliyordum, demek ki yaşayacaktım.”
“Tedavim ilerleyip, o zamana kadar aklımın bir köşesinde hep duran ‘ölüm’ fikrinin baskınlığı kaybolunca, kendimi tekrar rahat rahat nefes alırken buldum. Sanki dünyanın tüm oksijeni tekrar bana gelmişti. Hiç dağa tırmanmadım ama sanki böyle zirvenin ucundayım da, tüm o baskıyı üstümden atmışım gibi hissediyordum.”
“Tedavinin iyi gittiği, her şeyin düzeleceği fikri giderek oturdukça, insan kendini umutlandırmaktan korkar hale geliyor. Bir adım sonrasında o korku da geçince, sisten çıkmış gibi hissettim kendimi. Her şey arkada kalmış, hatırlamak istesem bile gelmiyor aklıma onca zorluk. Dönüp son kez bakmışçasına…”
“Üzerinden zaman geçince hastalığıma dair her şey siyah-beyaz gibi geliyor. Tüm o kötü zamanlar, unutmak istediklerin siyah. Umutlanmaya cesaret edip, her şeyin yoluna gireceğini anladığından itibaren, kalanlar beyaz. Umarım ömrümce geriye sadece beyazlar olacak.”
“Bundan sonra sadece güzel şeyleri düşünmek istiyorum. Bir ömrü dolduracak kadar keder ve endişeyi yaşadım zamanında. Çok şükür şimdi iyiyim ama o duygusal tükenmişliğin tortularını üzerimden atana kadar çok uğraştım. Iyiyi, güzeli hak ettiğimi düşünüyorum.”
“Kendimi ara ara bir noktaya dalarken buluyorum. Dalmışım, başımdan geçenleri sayıyorum birer birer. Onca zorluk, onca sıkıntı. Nedense hatırlamak zorunda bırakıyorum kendimi. Şu anın değerini bilmek için, herhalde. Neydi o yaşadıklarım, niye başıma geldi, nasıl atlattım? Tüm o süreci başından sonuna tekrarlıyorum kafamda. En çok da sonunu seviyorum. Çok şükür bitti, dediğim o anı.”
EM-127384